Hava Kargo Hakkında Herşey
THYTurizm

Pastadan aldığı pay yüzde 2

thy_b737_pngTHY New York Müdürü İhsan Baytan, Türk Hava Yolları’nın ABD ve dünyadaki büyüme süreci, uçuş ağı ve hedeflerine ilişkin tafsilatlı açıklamalarda bulundu.

Türk Hava Yolları (THY) New York Müdürü İhsan Baytan, THY’nin ABD’deki büyüme süreci, hedefleri ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Sizin Türk Hava Yolları New York’ta göreve geldiğiniz 2005 yılından bugüne gelinen noktayla ilgili bilgi verir misiniz?

New York Müdürlüğü görevim 18 Temmuz 2005’te yani yaklaşık 10 yıl kadar önce başladı. Bu zaman zarfında gerek Türk Hava Yolları’nın genelinde, gerekse Türk Hava Yolları’nın New York hattında önemli gelişmeler oldu.

New York’taki görev sürem aslında THY’nin olağanüstü başarılara imza atmaya başladığı bir döneme denk geliyor. Dolayısıyla THY’nin gelişimiyle THY New York ofisinin gelişimleri bu anlamda büyük benzerlik arz ediyor. 10 sene evvel THY’nin tüm hatlarda taşıdığı toplam yolcu sayısı 15 milyonun altındaydı. Bu yıl, yani 2015’te taşınan yolcu sayısının 60 milyonu aşması bekleniyor ki, bu taşınan yolcu sayısının dörde katlandığına işaret ediyor.  Uluslararası transit yolcu yani dünyanın bir tarafından alıp İstanbul üzerinden dünyanın bir başka köşesine taşıdığımız yolcuların sayısı da yine aynı şekilde çok artmış durumda.

2005’teki Uluslararası transit yolcu sayısı 1 milyon civarındayken 2015’teki rakamın 16 milyonları bulması bekleniyor.  İç hatlarda taşıdığımız yolcu sayısında da muazzam bir artış var.  2005 yılında sadece 7 milyon civarı olan yolcu sayımızın bu yıl sonunda 25 milyonu aşması tahmin ediliyor.  Son 10 yıl içindeki filo gelişimine bakacak olursak, filomuzdaki uçak sayısı 65’ten 290’a yaklaşmış durumda.  Şu an itibarıyla, dünyada 110 ülkede toplam 280 civarında noktaya uçuyoruz ve iftiharla söylemeliyim ki, THY şu an dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu unvanını elinde bulunduruyor.  Kısacası, son 10 yıl içinde çok büyük bir sıçrama oldu.  Bunun haricinde New York’ta neler yapıldı denirse, malumunuz 2005’te sadece New York ve Chicago hatlarımız vardı ve bu iki hatta taşınan yolcu sayısı yaklaşık 125 bin civarındaydı.  Bugün olduğu gibi Amerika’nın birçok noktasına da uçmuyorduk. Bugün sadece New York hattımızda yılda 500 binin üzerinde yolcu taşıyoruz.

Birkaç yıl öncesine kadar günde sadece bir sefer yapılırken, şimdi İstanbul – New York arasında günde karşılıklı üç sefer icra ediyoruz.  Elbette gelişme sadece New York ile sınırlı da kalmadı.  Zaman içinde New York ve Şikago hatlarımıza Los Angeles, Washington DC, Houston, Boston ve son olarak geçtiğimiz Mayıs ayında San Francisco eklendi ve şu an itibarıyla Amerika’da uçulan nokta sayısı 7’ye ulaştı. Tüm bu Amerika hatlarında taşınan yıllık yolcu sayısı ise neredeyse 1.5 milyona yaklaştı. 25 Ekim’de Miami ve 16 Mayıs 2016’da Atlanta hatlarını açıp Amerika’da daha çok noktaya uçmayı hedefliyoruz.  Bu gerçekleştiğinde Amerika hatlarımızla İstanbul arasında haftada karşılıklı 70 uçak seferi düzenleniyor olacak.

THY Türkiye ve Amerika arasında bir köprü vazifesi görüyor aslında.  Genelde Amerika’da, özelde ise Amerika’nın doğu ve batı yakasındaki Türk varlığı giderek artıyor.  Aynı durum Amerika’da yaşayan diğer etnik topluluklar için de geçerli.  Diyebilirim ki, birkaç istisna hariç Amerikan pazarında var olan tüm etnik pazarlar bizim yakın ilgi alanımızda.  Öte yandan, Türkiye giderek daha popüler bir turizm noktası oluyor.  Konsolosluklar ve Turizm Ataşelikleri’yle gayet uyumlu çalışıyoruz ve birlikte birçok proje yürütüyoruz.  Dolayısıyla ülkemiz turizmine de katkılar sağlıyoruz.  Geçmiş yıllardaki turizm gelişimine bakıldığında bunun çok net sonuçlarını görmek mümkün.  Öte yandan, düzenli ve bol uçak seferleri Türkiye ve Amerika arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynuyor.   Aslında bunu Amerika ve Türkiye üzerinden tüm dünya şeklinde telaffuz etmek belki de daha doğru olur.  Sonuç itibarıyla, Amerika dünyanın her tarafından insanları, kitleleri çeken ve dünyanın her tarafına da yolcu gönderme kabiliyeti olan bir pazar.  Dolayısıyla, THY olarak bizler Amerika pazarını çok önemsiyoruz ve bu pazarda daha da büyümeye odaklanmış durumdayız. Madalyonun diğer yüzüne baktığınızda da, THY’nin Amerika kıtasında büyümesi hiç kuşkusuz bizim kendi uçuş ağımızı da güçlendiren ve hareketlendiren bir önemli unsur.

Türk Hava Yolları son yıllarda özellikle Avrupa ve diğer dünya merkezlerinde ödüle doymuyor. Sizce bu hızlı dönüşüm ve gelişimin sebepleri nelerdir? Türk Hava Yolları’nı dünya standartlarında olmak konusunda diğer rakiplerinden farklı yapan üç özelliğini söyleyebilir misiniz?

Havacılık sektörü son 20 yıl içinde büyük bir gelişim ve dönüşüm evresi yaşıyor.  Eskiye nazaran rakipler daha fazla ve rekabet şartları çok daha çetin.  Havayolları birleşiyor, güçlerini birleştiriyor ve büyüklüğün avantajlarını sonuna kadar kullanmaya çalışıyor.  Ayrıca, her havayolu şirketi maliyetlerini düşürmenin yollarını arıyor.  Bu nedenle de artık günümüzde, uçuş esnasında yolcusuna hiç Ikram yapmayan ya da minimum düzeyde ikram yapan ve hatta uçuş esnasında lavaboyu ücretli kullandıran havayolu şirketleri ortaya çıktı.  Yani, artık hiçbir şey eskisi gibi değil.  Bu rekabet ortamı tabii ki oyunun kurallarını değiştiriyor.  Diğer yandan, bir yolcu A noktasından B noktasına gitmek istiyorsa, eskisinden farklı olarak artık günümüzde çok daha fazla seçeneğe sahip.

İşin daha da ilginci artık herkesin cebinde olan smart phone’larla bu seçeneklere anında erişim de gayet kolay. Hal böyle olunca pazardan pay alabilmek için iyi olmanız ve rakiplerden farklı olmanız lazım ki insanlar sizi tercih etsin. İşte bizler bu bilinçle çalıştık ve müşterilerimizin bizi tercih etmesi için nedenler, gerekçeler oluşturma gayreti içinde olduk hep.  Düşündük ki, bizleri tercih eden yolcular eskiden olduğu gibi uçuşlarını rahat ve keyifli bir şekilde yapabilsin.  Uçak içinde sunulan zengin ve kaliteli yeme / içme seçeneklerinden yararlansınlar, farklı uçak içi eğlence sistemlerini kullanarak özellikle uzun uçuşlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamasınlar.  Yani, kısacası insanların artık nostaljiyle andığı o eski seyahat kültürünü eskiye nazaran çok daha iyi bir noktaya taşıyıp makul fiyat karşılığı yolcularımıza sunmayı hedefledik.  Bunun için de, öncelikle ürün kalitemizin geliştirilmesi için adımlar atıldı ve devasa yatırımlar yapıldı.  Bugün geldiğimiz noktada yolcularımızdan gelen son derece pozitif geri dönüşümler ve rating kuruluşlarının sonuçları bizleri çok memnun ediyor.  Özellikle Amerika hatlarında uçan uçaklarımızın neredeyse tamamı yeni ve yaş ortalaması 2’nin altında.

Filonun genç olmasının müşteriye dönük tarafında konfor ve uçuş emniyeti varken bizlere dönük tarafında da tasarruf katkısı oluyor.  Uçaklarımızdaki koltuk rahatlığından tutun her koltuğa özel TV ekranı ve IFE (inflight entertainment) sistemlerine kadar herşey uçuşu daha keyifli hale getirmek için tasarlandı.  Uçak içi ikram ise yine bizim en iddialı olduğumuz alanlardan biri.  Türk ve diğer uluslararası mutfakların profesyonel ekiplerce kombine edilmesiyle ortaya çıkan ve neredeyse herkesin damak zevkine hitap eden çok özel menüler oluşturuldu ve bu menüler sürekli değiştiriliyor. Bu özel ve güzel menüler bir de meşhur Türk konukseverliğiyle yolculara sunulunca ortaya hakikaten ödüllere doymayan benzersiz bir ikram konsepti çıkıyor. Bildiğiniz gibi, genelde uçaklarda yenilen yemekler pek beğenilmez ama biz bu yerleşik kanıyı kendimiz için ortadan kaldırdık. Bu nasıl başarıldı?  Dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren ve sahibi bir Türk olan DoCo uçak ikram firmasıyla Türkiye menşeli Turkish DoCo isimli bir stratejik bir ortaklık kuruldu. Turkish DoCo firmasıyla birlikte hem ikram kalitesi yukarılara çıkarıldı ve hem de maliyetler düşürüldü.  Bunun yanında, biz İstanbul’a “doğal merkez” diyoruz. Haritaya baktığınız zaman İstanbul‘un dünyanın tam ortasında yer aldığını görüyorsunuz.  3 saatlik bir uçuş ile 44 ülke’ye ulaşabiliyorsunuz.  Oysa, düşünün ki Amerika’dan üç saat uçarak ulaşabildiğiniz ülke sayısı bir elin parmak sayısı kadardır. Uçuş mesafesini 5 saate çıkardığınızda ise vardığınız ülke sayısı 60’i geçiyor.  Ülkemizin bu emsalsiz konumu hiç şüphesiz müthiş bir avantaj sağlıyor ve THY yönetimi doğru zamanlarda atılan doğru adımlarla bu avantajı kullanmayı başardı diye düşünüyorum. Son on sene içerisinde normal bir havayolu şirketinin ulaşabileceğinin çok ötesine geçmiştir Türk Hava Yolları.

New York’a en çok yolcuyu hangi noktalardan taşıyorsunuz? Türk Hava Yolları’nı en çok tercih eden ülkeler nereler?

En fazla yolcuyu elbette İstanbul’a taşıyoruz. Taşıdığımız yolcuların %43’ü İstanbul’a gidiyor. Yani bizim “lokal yolcu” dediğimiz yolcular ağırlıkta. %11 – %12 kadar da Türkiye içerisinde başka noktalara gidiyor.  Uluslararası alanda en çok nereye diye soracak olursanız orada enteresan bir dağılım var İstanbul’dan sonra en fazla yolcu taşıdığımız hat Tel Aviv.  Toplamda taşıdığımız her yüz yolcudan 6 tanesi Tel Aviv’e gidiyor veya geliyor.  Sonra Balkan ülkeleri ve Doğu Avrupa.  Kosova, Saraybosna, Üsküp, Priştina gibi hatlarımız çok yoğun.  Atina ve Selanik te en fazla yolcu taşıdığımız ilk 10 arasında.  Güney Asya tarafında Hindistan, Pakistan Endonezya gibi noktalara da çok sık yolcu transfer ediyoruz.

Amerika’nın New York’tan sonra en popüler ve turizm merkezi olan Miami şehrine direkt uçuşlar ne zaman başlıyor?

Kısmetse, 25 Ekim günü Miami uçuşlarımız başlıyor.  Sonrasında, 16 Mayıs 2016’da Atlanta seferleri başlayacak.  Ayrıca, Güney Amerika’da Sao Paolo (Brezilya) ve Buenos Aires (Arjantin) ’e zaten uçuyoruz.  İlave olarak, yakın bir gelecekte Küba da Havana, Kolombiya’da Bogota, Venezuela’da Caracas ve Meksika’da da Mexico City’ye uçma planlarımız var.  Tüm bu uçuşların başlaması büyük ölçüde filodaki uçak müsaitliğine bağlı. Bildiğiniz gibi, THY çok hızlı büyüyor ve buna karşılık uçak bulmak her zaman mümkün olamıyor maalesef.

Şimdi dünyada kaç uçuş noktasına hizmetiniz var?

Şu anda nokta sayımız 287.  Her geçen gün uçuş noktasına bir yenisi eklendiği için her zaman günceli takip etmek pek kolay olmuyor.  Ve tam 110 ülkeye uçuyoruz.  Türk Hava Yolları uçulan ülke sayısı anlamında dünyada en önde. Yani dünyada hiç bir havayolu şirketi Türk Hava Yolları’ndan daha fazla ülkeye uçmuyor.

Bundan sonraki büyüme hedefleriniz nelerdir?

Artık ülkeler arasındaki mobilite çok fazla. İnsanlar bir yerlerde doğuyor ama farklı yerlerde yaşıyor. Ülkeler arasındaki bu hareketlilik ve göç dalgaları giderek daha da artıyor.  Bir yandan küreselleşmeyle birlikte ülkeler arasındaki iş ortaklıkları veya turistik ilişkiler artıyor. Tabi tüm bu etkenler ulaşım sektörünü ve özellikle de havacılığın önemini artırıyor. Ama, bir yandan da havayolu şirketlerinin sayısı da artıyor ve dolayısıyla rekabet de kızışıyor. Sonuç itibariyle işte bu rekabet ortamında iyi olan da kazanıyor. Bizim niyetimiz ve bütün gayretimiz de bu pastadan en fazla ve en büyük payı alabilmek.  2023’te 450 uçaklık bir filoya sahip olmayı ve dünyadaki en büyük üç firmadan bir tanesi olmayı hedefliyoruz. Bir de şu anda dört yıldızlı bir havayolu şirketiyiz ve yakın gelecekte beşinci yıldızı da almak istiyoruz.  Türk Hava Yolları  geçen sene itibariyle 12 milyar dolar ciroya ulaştı. Fakat Türk Hava Yolları aslında büyük bir holding ve o holding şemsiyesi altında bir çok şirket ve yaklaşık 50 bine yakın çalışanı var. Tüm bunları da hesaba katarsanız toplamda 17 milyar doları aşan cirosu ile Türkiye’nin en büyük şirketlerinden bir tanesi.  Havacılık pastasından ne kadar pay almayı düşünüyorsunuz diye sorarsanız hedeflerimiz çok büyük. Bütün dünyada bir yerden bir yere giden uçakların üçte ikisi Türkiye üzerinden geçiyor fakat THY’nin bütün bu pastadan aldığı pay sadece %2. Yani daha keşfedilecek çok şey var Türk Hava Yolları için.

Bu kadar hızlı büyüyüp aynı zamanda dünya standartlarında bir kalite kovalamak çok kolay olmasa gerek. Hiç ciddi aksamalar yaşadığınız oldu mu? Önlemleriniz nelerdir?

Yani problemler tabii ki oluyor. Dediğim gibi biz çok hızlı büyüyoruz. Bu büyümeye de ayak uydurmak çok kolay değil. Hem dışsal faktörler açısından hem de kendi iç dinamiklerimiz açısından sağlıklı ve istikrarlı büyümek ciddi bir gayret istiyor.  Zaman zaman ekipman yani uçak ve nitelikli insan gücü bulma noktasında problemler yaşadığımız oluyor.  Ülkemizde yeterince pilot yok mesela.  Bu nedenledir ki, THY filosunda dünyanın birçok ülkesinden yüzlerce yabancı pilot var.  Bunun dışında gündelik hayatta operasyonel aksamalar olabiliyor fakat tüm bunlar bu sektörün birer gerçeği.  Havacılık sektörü çok fazla regüle edilmiş bir sektör ve her aksaklık / eksiklik için de uluslararası geçerliliği olan ve uyulması gereken kurallar kaideler var.

Teknik arıza olmaması için kendi teknik birimlerimizin daha randımanlı çalışması bakımların daha doğru bir şekilde ve zamanında yapılması gibi önlemler de zaten kurallar gereği alınıyor. Aslında her işletmenin yaşadığı problemlerden biz de fazlasıyla nasibimizi alıyoruz. Fakat bu sektörde proaktif olmak bir seçim değil zorunluluk.  Diğer farklı sektörlerde belki bir yıllık ya da üç beş yıllık planlar yapabiliyorsunuz ama biz bugünlerden 2023’lerin planlarını yapmak zorundayız. Çünkü dengelerin çok çabuk değiştiği enteresan bir sektördeyiz.

Türkiye’de yeni yapılan 3. Havalimanı için bir çok eleştri yapıldı. Mesela yerinin doğru olmadığı gibi ya da alt yapı çalışmalarının yetersiz olduğu gibi? Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?

Yeni havalimanı kesinlikle çok doğru bir karar. Çünkü Türkiye biraz önceki sorularınızda da aktarmaya çalıştığım gibi öyle enteresan bir yerde ki, dünya haritasına baktığınız zaman dünyanın ortasında. Yani şöyle bir pergel alıp üç saatlik bir uçuş doğrusu çizin, baktığınızda tam da ortasına denk gelir dünyanın. Ama bununla beraber hak ettiği payın çok da gerisinde. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de havalimanı kapasitesinin çok dar oluşu. Yani şu anda isteseniz bile Atatürk Havalimanı’nın kapasitesini arttıramazsınız çünkü bu haliyle bile kapasitesinin üst sınırlarına dayanmış vaziyette.  Trafik özellikle yazın çok artıyor.  Dolayısıyla güzel İstanbul’umuzun kesinlikle bu havaalanına ihtiyaç var ve İstanbul ancak bu havalimanının tamamlanmasıyla birlikte hak ettiği noktaya gelecektir.  İstanbul’un gelişmesi de hiç kuşkusuz ülkemizin gelişmesini tetikleyecektir.

Yer konusu doğru mudur yanlış mıdır konusu teknik bir konu.  İşin uzmanı olmadığım için bir şey söylemem mümkün değil fakat milyarlarca dolara mal olacak bir yatırımın bu tarz ayrıntılar düşünülmeden yapılacağını hiç zannetmiyorum.  Bunlar öyle akşamdan sabaha alınacak kararlar değil çünkü çok ciddi paralar harcanıyor ve yatırımlar yapılıyor.

THY New York Müdürlüğünde uzun bir süre görev yapmak ve sonrasında veda etmek nasıl bir duygu?

THY’de Dışişleri camiasına benzer bir yapı vardır. Dünyadaki ülkeler bölge bölge ayrılmıştır. Tayinler belirli esaslara göre ve belirli süreliğine yapılır.  Görev süresi dolunca bir başka bölgede hizmete devam edilir. Benim görev sürem normalden uzun oldu ve bu döngünün dışında kaldım. Tabii ki, New York gerek Amerika için ve gerekse tüm dünya için önemli bir kent. Türk Hava Yolları yönetimi büyük bir gelişim ve dönüşümün yaşandığı bir dönemde özel öneme sahip New York’ta major bir değişiklik yapmak istememiş olabilir. Yönetimin takdiridir, bize gayretle çalışmak düşmüştür.  New York gibi önemli bir dünya kentinde 10 yıl gibi uzun bir sure yönetici olmak ve burada çorbada bir tuzumuzun olması beni çok mutlu ediyor ve onurlandırıyor.  Ama, her şeyin bir başı ve bir sonu olduğu gibi bu görev de bir gün sona erecektir.  Bir başka yönetici arkadaş gelip bayrağı bizden teslim alacak ve daha da yukarılara taşıyacaktır.  Profesyonel iş yaşantısında bunlar olur ve gayet normaldir.

Amerikalı Türk Toplumunda da çok sevilen ve önemli bir isimsiniz. Son olarak Türk toplumuna vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Son 10 yıldır New York müdürlüğünü yürütüyorum fakat benim burada yaklaşık 26 yıl öncesinde başlayan bir de talebelik hayatım var. Talebeyken ayni zamanda bir THY yolcusuydum aslında. Gayet iyi hatırlıyorum ki, Türk Hava Yolları ben ve etrafımdaki herkes için çok şey ifade ederdi. New Jersey yakınlarında bir yerlerde kalırdık. Hatta, Türkiye’yi çok özlediğimiz zamanlarda bir kaç arkadaş bir araya gelip JFK’e gider ve şöyle kafamızı kaldırıp Türk Hava Yolları uçağının o kuyruğunu görmeye çalışırdık.  Türkiye’yi çok özlüyorduk çünkü ve o uçak kuyruğunu görünce o moral, motivasyon bize üç dört ay yetiyordu. THY benim için çok kutsal ve çok önemli olan bir görevi yerine getiriyor.

Biz bu çatı altında gurbetle sılayı birleştiriyoruz ve insanları birbirlerine kavuşturuyoruz. İnsanları annesine babasına, sevenleri birbirlerine kavuşturuyoruz. Kimi zaman da insanları cenazesine kavuşturuyoruz.  Dolayısıyla bu anlamda çok önem arz ediyor yapılan iş. THY’nin yapmış olduğu bu işlevden dolayı benim Türk Hava Yolları’na bir gönül bağım var. Ve Türk Hava Yolları camiası olarak da ülkemizden gelip buraya yerleşen ve burada yaşamayı ya da okumayı tercih eden insanlara karşı bir gönül bağımız var. Dileğim bizi biz yapan insanlarımızla aramızdaki bu çok özel gönül bağının hiç kopmaması ve yolcularımızın bize sunmuş olduğu teveccühün hiç bitmemesidir. Bize şu ana kadar verdikleri ve bundan sonra da verecekleri destek için teşekkür ediyor, herkese selam, sevgi ve saygılarımızı sunuyorum.

Kaynak: TurkishNY

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu