Bir Millet, İki Devlet: Azerbaycan-Türkiye Kardeşliğinin Turizm Köprüsü
Sloganın Ötesinde Bir Gerçeklik
Biz bir millet, iki devletiz.
— Haydar Aliyev, Azerbaycan Ümummilli Lideri
Bu ifade, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin özünü anlatan politik bir slogandan çok daha fazlasıdır; iki ülke arasındaki derin tarihi, kültürel ve insani bağların en net özetidir. Bu metin, liderlerin ve uzmanların konuşmalarını bir strateji belgesi gibi okuyarak, bu kardeşlik söyleminin turizm alanında nasıl titizlikle inşa edilmiş bir işbirliği mimarisine dönüştüğünü analiz etmektedir.
——————————————————————————–
1. İşbirliğinin Temeli: “Aynı Dili Konuşan, Aynı Kalple Hisseden Kardeşlik”
İki ülke arasındaki turizm işbirliğinin temeli, ekonomik çıkarların ötesinde, derin bir duygusal ve kültürel yakınlığa dayanmaktadır. Konuşmacıların vurguladığı “ortak kültür,” “manevi değerler,” ve “insanların birbirini tanıması” gibi kavramlar, bu işbirliğinin harcını oluşturur. Bu nedenle turizm, sadece bir seyahat faaliyeti değil, aynı zamanda Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Nermina Mustafa Yeva’nın ifadesiyle, “ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştıran en doğal ve insani köprüdür.”
Bu köprüyü oluşturan temel ortak değerler şunlardır:
- Ortak Dil ve Kültür: Aynı dili konuşmanın ve benzer gelenekleri paylaşmanın getirdiği doğal yakınlık, iletişimdeki ve anlayıştaki engelleri ortadan kaldırır.
- Ortak Manevi Değerler: Sevinçte ve kederde bir araya gelmeyi sağlayan derin bağlar, iki halkın birbirini sadece komşu olarak değil, kardeş olarak görmesini sağlar.
- Karşılıklı Misafirperverlik: Türk ziyaretçilerin Bakü, Şuşa veya Gence gibi şehirlere yaptıkları ziyaretlerde hissettikleri samimiyetin, bu kardeşliğin coğrafyaya yayılan yaşayan bir kanıtı olması.
Turizm, bu bağları teoriden pratiğe taşıyan en etkili araçtır. Nermina Mustafa Yeva’nın belirttiği gibi, karşılıklı ziyaretler, bu kardeşliğin “siyasi bir kavram değil, gerçek bir halk iradesi olduğunu” gözler önüne sermektedir. Her ziyaret, her buluşma, bu ortak kimliği daha da güçlendirir.
Peki, bu güçlü kültürel ve insani temel, pratikte hangi stratejik adımlara ve projelere dönüşmektedir?
——————————————————————————–
2. Stratejiden Eyleme: İşbirliğinin Somut Adımları
Duygusal ve kültürel bağlar, iki ülke liderlerinin kararlı iradesiyle somut eylemlere dönüşmektedir. Bu adımlar, turizm ilişkilerini anlık projelerden sürdürülebilir bir stratejiye taşımaktadır. İstanbul’da açılan yeni temsilcilik ofisi, bu kurumsal dönüşümün merkezinde yer almaktadır.
İki ülke arasındaki turizm işbirliğini somutlaştıran temel faaliyetler şunlardır:
- Üst Düzey Devlet Desteği: Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, bakanlıklar düzeyinde gösterilen kararlı irade, işbirliğinin en üst seviyede desteklenmesini sağlamaktadır.
- Ortak Çalışma Grupları: İki taraflı faaliyet planları hazırlayan ve düzenli olarak (konuşmalar sırasında 4. toplantısı yapılmış olan) toplanan resmi mekanizmalar, işbirliğini sistematik bir çerçeveye oturtmaktadır.
- Yoğun Tanıtım Faaliyetleri: Türkiye’deki turizm fuarlarına aktif katılım ve Türk medya mensupları ile blog yazarları için düzenlenen geziler, Azerbaycan’ın turizm potansiyelinin doğru hedef kitlelere ulaşmasını sağlamaktadır.
- Kurumsal Temsil: İşbirliğini sistemli ve sürdürülebilir hale getirecek olan Azerbaycan Turizm Bürosu İstanbul Temsilciliği’nin açılışı, bu stratejinin en önemli adımıdır.
Bu adımlar, birbirinden bağımsız faaliyetler olmaktan ziyade, birbirini tamamlayan katmanlı bir stratejiyi ortaya koymaktadır. Politik irade en üst katmanda projenin temelini ve meşruiyetini sağlarken, bürokratik mekanizmalar olan ortak çalışma grupları bu iradeyi uygulanabilir planlara dönüştürmektedir. Saha faaliyetleri olan tanıtım gezileri ve fuarlar bu planları hedef kitleyle buluşturmakta, son olarak İstanbul Temsilciliği ise bir kurumsal çıpa rolü üstlenerek tüm bu faaliyetleri anlık olmaktan çıkarıp kalıcı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaktadır.
Azerbaycan Turizm Bürosu Başkan Yardımcısı Reşat Aliyev ve Azerbaycan Devlet Turizm Ajansı Başkanı Fuat Nağıyev’in ifadelerine göre, İstanbul Temsilcilik Ofisi’nin rolü ve hedefleri şu şekilde özetlenebilir:
| Amaç | Beklenen Sonuç |
| Çalışmaları kurumsal ve sürdürülebilir bir zemine oturtmak. | İki ülke arasındaki turizm ilişkilerini daha verimli bir seviyeye taşımak. |
| Turizm profesyonelleri ve medya ile doğrudan ilişkiler kurmak. | Azerbaycan’ın turizm markasının Türkiye’de daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlamak. |
| İnsanlar arasında daha derin bağların kurulmasına vesile olmak. | Ortak kültürel deneyimleri ve karşılıklı sevgiyi büyütmek. |
Bu kurumsal adımlar, iki ülke vatandaşlarının birbirlerini nasıl gördüğünü de derinden etkileyerek standart bir turizm ilişkisinin ötesinde bir anlam yaratıyor.
——————————————————————————–
3. Sadece Turist Değil, “En Aziz Misafir”
Azerbaycan’ın Türk ziyaretçilere yönelik bakış açısı, bu ilişkiyi benzeri görülmemiş bir samimiyet düzeyine taşımaktadır. Bu yaklaşım, turizm deneyimini ticari bir alışverişten çıkarıp, içten bir misafirliğe dönüştürmektedir.
Azerbaycan Devlet Turizm Ajansı Başkanı Fuat Nağıyev, bu eşsiz yaklaşımı şu sözlerle özetlemektedir:
Türkiye’nin vatandaşları bizim için turist değil. Onlar bizim en aziz qonaqlarımızdır.
Bu sözler, sıradan bir nezaket ifadesinin çok ötesinde, stratejik bir misafirperverlik doktrinini ortaya koymaktadır. Bu bakış açısı, ziyaretçilerin deneyimini dönüştürürken, Türkiye Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam’ın da vurguladığı gibi, onların Azerbaycan’ı sadece yabancı bir ülke olarak değil, köklerinin bir parçası olan ‘ata yurdu’ veya ‘ana yurdu’ olarak görmelerini sağlıyor. Bu sayede ziyaretler, birer keşif gezisinden çok, köklerle buluşma ve aile ziyareti anlamına bürünmektedir.
Bu eşsiz misafirperverlik anlayışı, gelecekteki turizm hedefleri için de sağlam bir zemin oluşturuyor.
——————————————————————————–
4. Geleceğe Bakış: Ortak Vizyon ve Büyüme Fırsatları
Konuşmacıların ifadeleri, Azerbaycan’ın Türkiye merkezli üç aşamalı bir büyüme vizyonu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu vizyon, mevcut bağları daha da ileriye taşımayı ve ortak fırsatları en üst düzeyde değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Bu stratejik vizyonun sacayakları şunlardır:
- 1. Çekirdek Pazarı Derinleştirme: Türkiye’den giden turist sayısında mevcut ikinci sırayı daha da yukarılara taşımak ve özellikle genç nesillerin “ata yurdunu” bizzat deneyimlemesi için yeni fırsatlar yaratarak en güçlü pazardaki potansiyeli maksimize etmek.
- 2. Bölgesel Marka Yaratma: “Avrupa’nın Alpleri varsa bizim de Kafkaslarımız var” vizyonuyla hareket ederek, Türkiye ile birlikte Hazar ve Karadeniz çevresindeki potansiyeli harekete geçirmek ve “Kafkaslar” markasını küresel bir destinasyon olarak konumlandırmak.
- 3. Küresel Pazarlara Açılma: Dünyanın en önemli aktarma merkezlerinden olan İstanbul Havalimanı’nın küresel transit yolcu trafiğinin (%60) sadece 2 saatlik bir uçuşla Azerbaycan’a yönlendirilmesi hedefleniyor. Bu hamle, Türkiye pazarı dışındaki uluslararası turistlere ulaşmak için stratejik bir koridor oluşturacaktır.
Tüm bu adımlar ve hedefler, iki ülkenin ortak tarih ve kültür mirasını sadece korumakla kalmayıp, onu geleceğe taşıyan dinamik bir güce dönüştürdüğünü gösteriyor.
——————————————————————————–
Yaşayan ve Büyüyen Bir Kardeşlik
Azerbaycan ve Türkiye arasındaki turizm işbirliği, “bir millet, iki devlet” idealinin en somut, en canlı ve en insani örneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu ilişki, stratejik planlar ve kurumsal yapılarla güçlenirken, temelinde yatan sarsılmaz kardeşlik ruhundan beslenmektedir.
Reşat Aliyev’in, Bakü’deki Şirvanşahlar Türbesi’nin kapısından ilham alınarak tasarlanan hediye metaforu, bu sürecin sembolik anlamını mükemmel bir şekilde özetlemektedir. Tıpkı o tarihi kapı gibi, İstanbul’da açılan yeni temsilcilik ofisi de “Azerbaycan’a açılan yeni bir kapı” olarak görülmektedir. Bu kapı, sadece turistleri değil, kardeşleri, ortak bir geleceği ve her ziyarette yeniden canlanan köklü bir sevgiyi içeri davet etmektedir.
